NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدٌ
حَدَّثَنَا
أَبُو عَوَانَةَ
عَنْ أَبِي
بِشْرٍ عَنْ
يُوسُفَ بْنِ
مَاهَكَ عَنْ
حَكِيمِ بْنِ
حِزَامٍ
قَالَ يَا
رَسُولَ
اللَّهِ
يَأْتِينِي
الرَّجُلُ
فَيُرِيدُ
مِنِّي
الْبَيْعَ لَيْسَ
عِنْدِي
أَفَأَبْتَاعُهُ
لَهُ مِنْ
السُّوقِ
فَقَالَ لَا
تَبِعْ مَا
لَيْسَ عِنْدَكَ
Hakîm b. Hizâm'dan
rivayet edildiğine göre o (Hz.Nebi'e):
Ya Rasûlallah! Birisi
bana geliyor ve yanımda olmayan bir şeyi (satmamı) istiyor. Onu (ona satmak)
için çarşıdan alayım mı? dedi. Rasûlallah (s.a.v.):
"Hayır, yanında
olmayan bir şeyi satma" buyurdu.
İzah:
Tirmizî, buyu'; Nesâî,
buyu'; İbn Mâce, ticârât; Ahmed b. Hanbel III, 402, 434.
İbn Mâce'nin
rivayetinde, haber bizzat Hakîm b. Hizam'm ağzından "...dedim"
şeklinde nakledilmiştir. Ayrıca orada; Hakîm'in, "çarşıdan alayım
mı?" sözü "Ona satayım mı?" şeklinde varid olmuştur.
Hadis-i şerif; kişinin,
mâliki olmadığı bir malı satamayacağını gösterir. Avnü'l-Ma'bûd yazarının
Şerhu's-Sünne'den naklettiğine göre bu; ayn'm satışı ile ilgilidir. Vasıfları
belli edilerek, uyulması gerekli şartlara uyularak yapılan selemle ilgili
değildir. Bilindiği gibi selem akdi de kişinin elinde olmayan bir şeyi
satmasıdır. Fakat birçok hadiste bu akdin caiz olduğuna işaret edilmiştir.
Onun için Hanefîler selem akdi için; "Kıyasa aykırı olarak, istihsan-la
caiz görülmüş bir alım satım şeklidir. İstihsanın delili de hadistir"
derler.
Bir kimsenin yanında
olmayan bir şeyi satmasına; kaybolan ve nerede olduğunu bilmediği bir hayvanı
veya satın alıp henüz kabzetmediği bir şeyi ya da başkasına ait bir malı
satması misâl gösterilmektedir. Bir kimsenin, mülkü olmayan bir malı satıp
sonra onu piyasadan satın alarak alıcıya teslim etmesi de kişinin yanında
olmayan bir şeyi satmasıdır.
Bir kimsenin, başka
birine ait bir malı satması Hanefîlere göre, mal sahibinin icazetine bağlı
olarak sahihtir. Yani mal sahibi bu satışı kabullenir, geçerli sayılmasını
onaylarsa satış geçerli olur. Kabul etmezse bâtıl olur. Bu satış şekline
"beyu'l-fuzûlî= fuzûlînin satışı" denilir. Fuzûlînin satışı, Hanbelî
ve Mâlikîlere göre de caizdir. Şiâfiîlere göre ise caiz değildir.
Fuzûlî'nin satışını
caiz gördükleri için Hanefîler, alım satım akdinin sahih olma şartlarını
sayarken, "malın satıcının mülkü olması" demezler; "kişinin
kendisine nisbet ettiği satışta mala mâlik olması gerekir" derler.
Asla olmayan bir şeyin
satılması ise hiç kimseye göre caiz değildir.